





BLOG
BAŞARILI SENARYO YAZIMI İÇİN 10 ADIM
Senaristlik yolculuğunuz başlamadan önce bu yazıyı özenle okumanızı tavsiye ederiz
Senaryo yazarlığı yetenek gerektiren bir iş midir diye sorarsanız eğer evet, beceri gerektiren bir iştir ve iyi bir senaryo incelikli bir zanaatkarın elinden çıkmış gibi işlenmelidir. Adanma, metanet ve zaman, gece gündüz on yıllık çalışma. Ancak çok çalışıp fikirlerinizi tamamlanmış bir senaryoya dönüştürmek isterseniz başlangıç olarak aşağıdaki adımları izleyerek bu yolculuğa çıkabilirsiniz.
1. Çok Fazla Film İzleyin
Ne kadar çok film izlerseniz, olay örgüsü, sekanslar, bölümler gibi yapısal unsurları kavramanız kolaylaşır. Evet kabul ediyoruz bu biraz sinir bozucu ama bir yerden sonra saate bakarak film izlemeye başlayacaksınız çünkü filmdeki kırılma noktalarının ne zaman gireceğini tahmin etmek isteyeceksiniz.
2. Çok Fazla Senaryo Okuyun
Ne kadar okursanız o kadar iyi. Senaryo biçimini anlamanıza yardımcı olmakla birlikte, sayfalarda yer alan sahnelerin ekrana nasıl yansıdığını kavramanıza da yardımcı olacaktır. Böylelikle, farklı senaristlerin tarzları ve kullandıkları dil hakkında fikir sahibi olurken en önemlisi, açık bir şekilde yazılmış, işin özünü içeren ve istenilen görselliği elde edebilmek için yaratıcılığın nasıl kullanıldığını göreceksiniz.
3. Mümkün Olduğunca Çok Fikriniz Olsun
Çok fikriniz olmalı evet ve fikirleriniz yeni, orijinal ve özgün olmalı. Çünkü iyi fikirlerden oluşan bir havuz sizin en büyük kozunuz olacaktır.
4. Yazmak İçin Bir Takvim Hazırlayın
Senarist olmak için oturup düzenli olarak yazmanız gerekir. Çalışmanızı bir takvime göre yapmalısınız çünkü takvim bir senaristin eli ayağıdır. Bunu günlük rutininize ekleyip hayatının vazgeçilmez bir unsuru olarak görmelisiniz.
5. İçinizdeki Sihri Keşfedin
Hepimizin bir hikayesi vardır ve o eski tavsiye gerçekten de işe yarar: ‘En iyi bildiğin şeyi yaz’. İlk başlarda, en iyisi kendi deneyimlerinizden yola çıkmaktır. Ama sevdiğiniz şeyleri yazmak da bir o kadar önemlidir. Sizi etkileyen şey neyse, onun kaynağına inmelisiniz çünkü aradığınız sihir oradadır.
6. Unutulmaz Karakterler Yaratın
Bir hikaye ancak içerdiği karakterler kadar iyi olabilir. Bu yüzden kusurlu ama iz bırakan ve öne çıkan karakterler yaratın.
7. Merak Uyandıran Hikayeler Geliştirin
İyi bir hikaye genelde, ilginç bir karakterin bir şeyi çok istemesi ancak onu elde edememesi üzerine kuruludur. (Karakter+İstek)x Engeller= Hikaye. Yine de hikayenin son haline gelmesinde, yazdığımız bu basit denklem dışında bir çok öğe etkili olmaktadır.
8. Seçtiğiniz Temayı İyi Tanıyın
En fantastik karakterlerin yer aldığı en olağanüstü durumlar sağlansa bile hikayenin bir teması yoksa hikayeyi yazmanızın da bir anlamı yoktur. Neden, neden, neden? Neden bu hikaye? Hikayenizin ana teması herşeyin temelidir ve senaryoyu yazmanızdaki en önemli etkendir. Tema ile çatışma birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğundan, baş karakterinizin etraflıca keşfedilmesi sizi doğrudan çatışmanın göbeğine sürükleyecektir çünkü tema her zaman kahramanın birincil görevinde yer alır.
9. Yazmadan Önce Taslak Hazırlayın
Bir marangoza bir düzine alet ve bir kamyon tahta verin, size bir şeyler yapacaktır. Bunun yanı sıra eline bir de, bir takım talimatların yer aldığı bir plan verirseniz sonuç muazzam olacaktır. Senaristler de benzeri şekilde çalışırlar, onların planı hazırladıkları taslaktır. En temel taslak bile sıradaki 5 unsuru içermelidir:
- Kahraman ve amacı
- Yardımcı karakterler ve amaçları
- Başlangıç ve son
- Olay örgüsünü oluşturan beş kısım
- Olayların basit bir şekilde sıralanması.
10. Yapının Kurulması
Bir senaryo genelde üç kısımdan oluşan bir iskeletten oluşur. Bu kısımlar, kendi aralarında - hem mecaz hem de gerçek anlamıyla- farklı dünyalarda geçebilirler, birbirinden tamamen bağımsız olarak işlevlerini yerine getiriyor olabilirler ancak yine de yan yana ve bir araya getirildiklerinde aynı bütünün parçaları gibi hareket etmelidirler. Bu kısımları, sekansları (kendi iç gerilim yapısına sahip hikaye parçaları, genelde 10-15 sayfa uzunluğunda olur) kullanarak yapılandırmak önemli bir fayda sağlar. Sekiz Sekans yaklaşımı, hikaye kurmak için bir zorunluluk olmasa da yazmak için iyi bir başlangıç oluşturabilir.
TELEVİZYONCULUK HANGİ YÖNE EVRİLİYOR?
Teknolojinin hızlı ilerlemesinden dolayı televizyonculuk da nasibini aldı. Teknoloji ile birlikte televizyon yayıncılığı farklı boyutlara taşındı. İnternetin her eve her cebe girmesiyle birlikte artık dilediğimiz yerden dilediğimiz zaman online olarak televizyon izleyebilir olduk. Eskiden bir diziyi izlemek için o dizinin gününü bekler ve o gün, o saatte müsaitsek televizyonun karşısına geçer izlerdik.Yine bir filmi izlemek için ya sinemaya gitmemiz gerekirdi ya da televizyonda bir film denk getirmek zorundaydık. Ancak bugün televizyon yayıncılığı dijital platformlarla birlikte öyle bir noktaya geldi ki aklımıza hangi film veya dizi gelirse onun anında açıp izleyebilme şansına sahibiz. Dünyada örneklerine çok fazla rastladığımız dijital yayın tv platformları ülkemizde de hızlı bir şekilde popüler olmaya başladı. Hele ki bütün dünya covid-19 pandemisiyle savaşırken evlerimize kapanıp yeni düzene alışırken bu platformlara ilgi daha da artmaya başladı. Bakalım önümüzdeki yıllarda sinema, film ve dizi sektörü daha ne kadar evrilecek ve bizi nasıl günler bekliyor? Hep beraber yaşayıp göreceğiz.
MUTLAKA İZLEMENİZ GEREKEN 10 BİYOGRAFİK FİLİM
Biyografik filmler, bir hikayeyi ve yaşanmışlığı anlatmanın en iyi yoludur. Tamamen gerçek ya da değil, kişinin hayata bakış açısını ve seçimlerini beyaz perdede izleyerek onları tanımlayan anlara şahit olur seyirci.
Kişinin biyografisini ekrana aktarmak kolay bir iş değildir. Hem telif hakları nedeniyle hem de kişilerin hayatlarını karikatürize etmemeye dikkat etme nedeniyle. Biyografik filmler, seyircinin kahramanın yaşadığı hayatta kendisini bulmasını sağlamakla beraber, hayranlık, şüphe ve nefret gibi güçlü hisler oluşturmasını da sağlar. İşte tam bu noktada biyografik filmlerin bahsetmiş olduğumuz en önemli kısmı; seyircinin olayları kendi başına geliyormuş gibi düşünerek, bu duygulardan arınması olgusuna yani katarsise neden olur.
Pollock
Ed Haris tarafından yönetilen Pallock, ünlü ressamın artistik gelişiminin gerçeğe oldukça yakın tasvirini, damlatma tekniğini keşfetmesinden kendisini depresyon ve alkolizme sürükleyen faktörlere kadar takip ederek yapıyor. Başrol oyuncusu olarak da filmde yer alan Haris, Jackson Pollock’u sorunlu bir dahi olarak harika bir şekilde resmediyor. Ressamın karısı Lee Krasner rolünde muhteşem bir oyunculuk sergileyen Marcia Gay Harden bu performansıyla Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ını kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Pollock duvar büyüklüğünde boş, beyaz bir tuvalin önünde durur.
The Sea Inside (Mar Adentro)
2004 İspanyol yapımı olan The Sea Inside hassas bir konuyu işliyor: Ötenazi. Bir dalış kazası sonucu elleri ve ayakları felç olan Ramón, 28 yıl boyunca ötenazi hakkını ve herkesin kendi hayatının sahibi olduğunu savunur. Hayatını sona erdirme isteğini kilise ve eyalet yasaları onaylamasa da avukatı Julia’nın desteği ve sevgisiyle hakkını savunmaya devam eder. Ancak Ramón’s duygusal anlamda bir şeyler hisseden Rosa, onu hayatın yaşamaya değer olduğuna ikna etmeye çalışır. 28 yıl boyunca hastane yatağına bağlı kalan orta yaşlı bir adamın gerçek hikayesini harika bir performansla canlandıran Javier Bardem’ün oynadığı bu güçlü dram En İyi Yabancı Film dalında Oscar kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Yatağının yanındaki camdan dışarıyı seyreden Ramón, kendisini Julia ile sahilde yürürken görür.
Amadeus
Shaffer’ın oyunundan uyarlanan ve Miloš Forman tarafından yönetilen Amadeus 1984 yapımı bir Amerikan dramadır. Film çoğunlukla Salieri’nin Mozart’ın kişiliğine ve sanatına duyduğu çatışmalı hisleri anlatmaktadır. Hikaye Viyana, Avusturya’da 18. yüzyılda geçer ve Mozart’ın hayatının son on yılını kapsar. Hikaye Mozart’ın 1781-1791 yılları arasındaki zaferlerini günlük hayatını imparator II. Joseph’in saray müzisyeni Salieri’nin gözünden anlatır. Filmin isminin Mozart değil de Amadeus olmasının nedeni hikayenin içindedir. ‘Amadeus’ Tanrı tarafından sevilen anlamına gelir ve Salieri’nin Mozart’a olan, “Hak etmediği halde yetenekli” bakış açısını çok güzel bir şekilde anlatır. Sekiz Oscar ödülü de dahil olmak üzere Amadeus bir çok ödül kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Mozart cenaze marşının bestesini Salieri’ye zorla kabul ettirir.
A Beautiful Mind
2001 yılında vizyona giren, Ron Howard tarafından yönetilen bu Amerikan biyografi draması John Nash’in hayatını anlatmaktadır. A Beautiful Mind, ünlü profesörün hayatını üniversite yıllarından başlayarak paranoid şizofreniye, sonrasında da çığır açan teorisi ile Nobel ödülü kazanmasına kadar anlatmaktadır. Film kahramanının yetişkinlik yıllarının 19 yaşından 60 yaşına gelişimini Russel Crowe’un inanılmaz performansıyla izleyiciyle buluşturuyor. Nash’in eşini büyük bir derinlik ve duygusallıkla Jennifer Connelly canlandırıyor. Son olarak içinde Ed Harris, Paul Bettany ve Adam Goldberg gibi harika yardımcı oyuncular, Nash’in içinde kaybolduğu rahatsız edici ortamı kusursuzca oluşturuyor. Film En iyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’larını kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Nash psikiyatristinin ofisindedir.
The Last Emperor
The Last Emperor, Çin’in son imparatoru Pu Ti’nin tahta çıkmasını, gençlik yıllarını ve yetişkinlik dönemini anlatmaktadır ve muhteşem yönetmeni Bernardo Bertolucci’dir. 1987’de Yasak Şehir’de çekilen film, En İyi Film ve En İyi Yönetmen de dahil olmak üzere dokuz Oscar kazanmıştır. 1908 yılında henüz üç yaşında olan Pu Yi Çin İmparatoru ilan edilir ve yıllar geçtikte izleyici onun deneyimlerini, çöküşlerini, zayıflamasını, ihanetlerini, inkarlarını, hapis hayatını ve kabullenme mücadelesini izler. Film Yasak Şehir’in saraylarını muhteşem bir görsellikle sahnelemektedir.
Öne çıkan sahne: Yaşlı bir adam küçük imparatora bir çekirge verir.
Hotel Rwanda
Hotel Rwanda Paul Rusesabagina’nın gerçek hayat hikayesinden esinlenmiştir. Hutu ve Tutsi’ler arasında gerçekleşen Rwanda soykırımını anlatan film, lüks bir otel müdürü olan ve uluslararası organizasyonların ilgisizliğine rağmen birçok Tutsi’nin hayatını kurtaran Paul’un hayatı etrafında dönmektedir. Ailesine olan sevgiden aldığı ilhamla topladığı sıra dışı cesaretle bu sıradan adam, yardıma muhtaç binlerce mültecinin hayatını kurtarır. Don Cheadle harika performansıyla Paul’un sıradan bir adamdan başka bir şey olmadığını çok net bir şekilde anlatırken, izleyici onun alçakgönüllü ve kahramanlıktan uzak haliyle bağlantı kurabiliyor. 2004 yılında vizyona giren film, Kigali, Rwanda ve Johannesburg’da çekilirken, birçok uluslararası ödüle layık görüldü, ancak Cheadle ve Paul’un karısını oynayan Sophie Okonedo’nun muhteşem performansları Akademi tarafından dışlandı.
Öne çıkan sahne: Mülteci kampında çocuklarına kavuşurlar.
The Elephant Man
David Lynch’in yönettiği 1980 yapımı bu biyografik film, yaşadığı biçim bozukluğu nedeniyle ‘Fil Adam’ olarak da bilinen John Merrick ile fizyoterapisti Frederick Treves hakkındadır. John Hurt, Merrick karakterini, Anthony Hopkins de Merrick’i sergilendiği sirkten kurtaran Dr. Treves karakterini canlandırmaktadır. Kabul görme özlemiyle yanıp tutuşan John, Britanya’nın yüksek sosyete ile tanıştıktan sonra, istismarın birçok farklı şekli olduğunu anlar. Sekiz dalda Oscar’a aday olan The Elephant Man, filmdeki inanilmaz makyajlar ile En İyi Makyaj ve Saç dalında Oscar kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: “Ben bir fil değilim. Ben bir hayvan değilim. Ben bir insanoğluyum. Ben bir erkeğim.”
The Pianist
Roman Polanski’nin ortak yapımcılığını yaptığı ve yönettiği 2002 yapımı bu film, Polonyalı-Yahudi yazar Wladyslaw Szpilman’ın otobiyografi kitabı The Pianist’ten esinlenmiştir. Başrolde harika oyunculuk performansıyla Adrien Brody vardır. Kahramanımızı hayatta tutan itici güç müziktir ve hikayenin anlatım şeklini belirler. The Pianist, sıradışı bir şey yapmadan, sadece hayatta kalmaya çalışan Szpilman’ın maruz kaldığı gaddarlığı, vahşiliği ve kalp kırıklıklarını harika bir şekilde resmeder. Adrien Brody bu rol için çok ciddi bir fiziksel değişim geçirmiş ve inanılmaz yeteneğini ortaya koymuştur. Film En İyi Yönetmen (Polanski), En İyi Uyarlama Senaryo (Harwood) ve En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Szpilman bir Nazi askeri tarafından bulunur ve ona piyano çalar.
Gandhi
Richard Attenborough’un yönettiği filmde Hindistan’ın politik ve ruhsal liderini Ben Kingsley canlandırmaktadır. Film Gandhi’yi 1893’teki hayatının önemli anından, Hindistan’ın bağımsızlığı için verdiği mücadeleye, sonrasında da 1948’deki suikastı ve cenazesi çerçevesinde anlatmaktadır. Tümüyle Hindistan’da çekilen film, sinema tarihinin en derin biyografik filmidir. Gandhi halkının bağımsızlığını kan dökmeden kazanmak için ‘pasif savunma’ sistemi benimsemiş ve bu sayede tarihteki en büyük liderlerden biri olmuştur. En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu dahil sekiz Oscar kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Gandhi, Hintler’in taşıması zorunlu olan belgeleri yakar.
Schindler’s List
Steven Spielberg’in yönettiği Schindler’s List, Thomas Keneally’nin Schindler’s Ark isimli kitabından uyarlanmıştır. Film, Alman bir işadamı olan Oskar Schindler’ın başta kaygısız ve kibirli tavrını, ortalarda ilgili ve azimli ve sonlarda da asil ve mütevazi değişiminin hikayesini anlatır. Akıldan çıkmayan müzikleri olan siyah-beyaz film, soykırımın acı ve çaresiz hikayesini anlatırken, daha iyi bir kişi olmaya ve insanların hayatlarını kurtarmaya kendini adamış bir adamın yolculuğundan bahsetmektedir. Liam Neeson oyunculuğuyla harikalar yaratırken, Ralph Fiennes ve Ben Kingsley yardımcı rollerde hikayeyi desteklemektedirler. En İyi Film, En İyi Yönetmen (Spielberg), En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Film Müziği dahil olmak üzere aday olduğu on iki daldan yedisinde Oscar kazanmıştır.
Öne çıkan sahne: Sokakta kırmızı paltolu bir kız görünür.
Kaynak: Culture Trip
MEDYADA BİZ
ÇOK YAKINDA...

ÖNERİLERİNİZ?
Bilgilerinizi bırakın, size dönüş yapalım.



HAKKIMIZDA
2019 Yılında kurulan Reke Yapım, Türkiye’deki sinema sanatının gelişimine katkıda bulunmayı ve televizyon sektörüne yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor. Reke Yapım, yeni sezonda birbirinden özel projeleriyle sizlerle buluşmaya hazırlanıyor.
-
+90 (212) 324-7353
-
Levent Mahallesi Ülgen Sokak No:17
Beşiktaş / İstanbul -
INFO@REKE.COM